-->

24 Ağustos 2009

Uzun bir süredir yazılara ara vermiştim. Sezonların bir bir başlaması ve futbolun tekrardan hayatımızın tam ortasına oturmasıyla benim de geri dönme vaktim geldi sanırım. Bu haftadan itibaren Avrupa liglerinde ve Türkiye liginde yaşananları, haftalık olarak elimden geldiğince sizler için değerlendirmeye çalışacağım. İlk olarak Türkiye'yle başlamak isterdim, fakat Sivasspor ve Fenerbahçe gibi ligin önemli takımlarının maçlarının henüz oynanmamış olması, İngiltere ligini ilk sıraya aldırdı.

Bildiğiniz gibi Premier ligin 3. haftasını geride bıraktık ve daha ligin başı olmasına rağmen her zaman sempati duyduğum Tottenham'ı zirvede görmek beni çok sevindiriyor. Onlar için ayrı bir parantez açmak istiyorum. İngiltere ligini çok iyi bilen, Harry Redknapp gibi bir antrenörün takımın başında olması ve takımın iskeletinin korunarak gerekli takviyelerin yapılması, bu 3 haftalık periyotta onları zirveye taşıdı. İlk haftada alınan Liverpool galibiyetinden sonra zorlu West Ham deplasmanında da geriden gelip maçı galibiyetle bitirmeleri, taraftarlarını bu sene ligde ilk 4'de yer alabileceklerine inandırmaya baslamıştır.

İkinci sıra, bu sene Premier Lig'in açık ara favorisi olan Chelsea'nin. Hiddink'ten sonra toparlanan takımın 2 senedir başarıya uzak kalması futbolcuları ekstra motive etmiş olacak ki lige çok istekli başladılar. Drogba'nın yüksek formu onu bu sene gol krallığına taşıyacak gibi. Dün oynanan maçta Anelka'yla beraber çok iyi partner olduklarını, birbirlerine yaptıkları asistlerle gösterdiler.

Üçüncü sırada ise ligin her zaman ilk dördünde görmeye alıştığımız Arsenal var. Sezona çok iyi başladılar. Alınan farklı galibiyetler genç takımın kendine güvenini muhakkak arttırmıştır. Arsene Wenger'in elinde çok iyi bir kadro olduğunu düşünüyorum. İleri hatta, genç Bendtner ve Eduardo, Adebayor'un boşluğunu rahatça dolduracaktır. Bundan hiç şüphem yok. Orta sahalarının ve defanslarının da göz ardı edilemeyecek kadar iyi olduğunu düşünüyorum.

Eğer bu sene Premier Lig'de bir sürpriz yaşanacaksa, bu sürprize imza atacak takım ya Arsenal ya da City olacaktır. Manchester City hiç de küçümsenmemesi gereken bir kadro kurdu. Lescott transferinin de bittiğini varsayarsak savunmada da alternatifleri arttırdılar. Ligin sürpriz favorilerinden olduklarını, oynadıkları 2 maçta rakiplerine gösterdiler. Adebayor'un lige gollerle başlaması onlar için iyi bir işaret. Ligin en iyi hücum hattına sahip 2-3 takımdan biri olmaları onları sezon boyunca zirveye yakın tutacaktır. Tek dezavantajları yeni takım olmaları diyeceğim ama bunun futbolda yeri olmadığını düşünüyorum. Bu kadar iyi oyuncusu olan bir takım ne kadar yeni olursa olsun başarıyı kovalar.

Yazımın sonunu Manchester United'a ayırdım. Çünkü, Ronaldo'nun ayrılmasından sonra onların albenisinin kaybolduğunu düşünüyorum. Rakipleri, kurdukları güçlü kadrolar ile yıllardır başarılı olan bu kadronun başarıya eskisi kadar rahat ulaşmasına izin vermeyecektir. Burnley karşısında aldıkları beklenmedik yenilgiyi bu sene bir kaç defa tekrarlarlarsa şaşırmam. Takımda en çok dikkat çeken konu, Ronaldo'nun ayrılmasından sonra Alex Ferguson'un Rooney'i oldukça farklı bir şekilde kullanması. Takımın şu anda tartışmasız tek lideri ve çok formda. Alex Ferguson faktörünü de işin içine katarsak Manu'yu yine ligin zirvesinde göreceğiz ama şampiyon olabileceklerine inanmıyorum.

0 yorum:

 
Meşale Kokusu