-->

1 Aralık 2009




Bugün, sezonun kaybedeni kim diye sorsak, çoğunluğun işaret edeceği isim Tuncay Şanlı olur. Middlesbrough'yu şampiyonluğa taşıyıp efsane olma fırsatını teperek, Stoke City'ye imza atması bence de skandal bir karar oldu. Takımı fena gitmiyor aslında. 20 puanla 9. sıradalar ve 5. Liverpool'la aralarında sadece 3 puan var. Hedefsiz bir takım için iyi bir performans ama maalesef Tuncay'ın şimdiye kadar ki katkısı '0'. 8 lig maçında bir kere bile ilk onbire giremedi. Bırakın gol atmayı, sarı kartı bile yok daha. Hull maçında dostlar alışverişte görsün gibisinden 7 dakikalığına oyuna girip çıkması, Mirsad NBA'e ilk gittiğinde 20 saniye oynadı diye sevindiğimiz zamanları hatırlattı.

Tuncay'ın kararı tartışmasız yanlıştı. Verdiği kararın cezasını da çekiyor zaten. Ancak ondan çok daha yanlış bir karar alan ve şimdilik pek kimsenin bahsetmediği bir sporcumuz var: Hidayet Türkoğlu. Hidayet, geçtiğimiz sezon kariyerinde zirve yaptı, NBA finali oynadı. Hem de takımının en önemli isimlerinden biri olarak. Sanırım bugün dünyada onun ismini bilmeyen bir basketbolsever yoktur. Bu efsanevi sezondan sonra Hidayet de bir yol ayrımına geldi ve Sacramento günlerinde saçlarını sarıya boyadığından beri en kötü kararını verdi. Orlando, kalsın diye tarihinde ilk kez lüks vergisi ödemeyi göze aldı. Portland peşinde pervane oldu. O gitti 1 milyon Dolar için çakma NBA takımı Toronto'yu seçti. Toronto, Avrupa karması tadında, Kanada'da konuşlanmış, Amerikan ligine dahil acayip bir takım. Vince Carter'ın hatırına biraz sempatimiz var tabii ama Carter da o diyardan ayrılalı epey zaman oldu artık. Aradan geçen yıllarda git gide sevimsizleştiler.

Sezonun şimdiye kadarki kısmında Toronto 7-11, Orlando 14-4 yaptı. Hido'nun eski tayfası, durmak yola devam derken, o play-off oynar mıyız acaba hesabı yapıyor. Açıkçası oynamama ihtimalleri daha yüksek. Hidayet'in bireysel istatistiklerinde de gözle görülür düşüş var. Sayı, ribaund, asist, süre ve kullandığı top... Hepsi geçen seneden daha az. En önemlisi de konumunda düşüş var. Hidayet artık lider oyuncu değil. Calderon ne kadar müsade ederse o kadar oynuyor. Aralarında ciddi bir uyumsuzluk olduğu o kadar açık ki. Overrated İspanyol guard, bariz bir şekilde, hey yeni çocuk burası benim çöplüğüm mesajı vermeye çalışıyor. Bu çekişme mucizevi bir şekilde son bulmazsa, Toronto'nun Bosh'lu son sezonu çöpe gidecek gibi duruyor. Bosh gittikten sonra da bu takımın halinin ne olacağı büyük soru işareti.

Hidayet artık 30 yaşını geçti. Kariyerinin son dönemine giriyor ve ne yazık ki bunu geleceği belirsiz bir takımda yapıyor. Eğer kısa süre içerisinde tekrardan bir takasın içinde olmazsa, bir daha önemli bir başarı yakalaması zor görünüyor. Şu an için en önemli, belki de son fırsat Dünya Basketbol Şampiyonası. Tek temennim Toronto'nun play-off dışında kalması. İlk turda paspas olacaklarına, Hidayet'in sezonu erken kapaması ve şampiyonaya hazırlanmak için daha çok vakit kazanması, hem onun hem de ülkemizin adına daha hayırlı olacaktır. Geçen sezon finalde boy göstermiş bir oyuncu için bu sene play-off oynamazsa daha iyi olur demek ne kadar acı değil mi? Acı ama gerçek...

0 yorum:

 
Meşale Kokusu