-->

29 Ağustos 2009


Geçtiğimiz günlerde aşırı yoğun olduğum için, geçen haftanın maçlarını yorumlamaya fırsat bulamadım. Daha önce, bu sezonun geçmiştekilere göre daha sönük geçeceğini yazmıştım. Gerçekten de lig tam beklediğim gibi başladı. 3 takımın transfer yasağı var. Genel olarak baktığımızda da kadrolar zayıf. Geçen seneki Manisaspor gibi bir takım şu an göze çarpmıyor. Henüz oynadığı futbolla ligi alır götürür diyebileceğim bir takım görmedim. İlk haftanın maçları çoğunlukla beklendiği gibi bitse de, Kartalspor ve Samsunspor'un aldıkları beraberlikler sürpriz oldu. Özellikle Kartalspor'un deplasmanda 2 puan çaldığı Altay'ın bu sene bu tarz puan kayıplarını sıkça yaşayacağını düşünüyorum. Şampiyonluk adayları henüz kendilerini belli etmeseler de küme düşme adayları yavaş yavaş açığa çıkıyor. Kocaelispor, Samsunspor, Kartalspor ve Erciyesspor, şu an için göze çarpan adaylar. Gelelim 2. haftanın dikkat çeken maçlarına:

Kocaelispor - Hacettepe
Kocaelispor'un yeni başkanı belli oldu. Osman Nuri Yaman, sadece 93 delegenin katıldığı tek adaylı kongreyle göreve geldi. Lisans çıkartabilmek için yatırılması gereken parayı pazartesi günü yatıracaklarmış. O yüzden bu maçta da sahaya gençlerle çıkacaklar. Öte yandan maçın biletleri ücretsiz. Şehrin ilgisini takıma yeniden çekmek için yerinde bir uygulama. Benim bu maçla ilgili esas merak ettiğim taraf Hacettepe. Çoğunluğun fikri Hacettepe'nin bu ligi kaldırabilecek bir kadrosu olduğu. Bense bu görüşe katılmamakla beraber temkinliyim. Eğer Kocaelispor'u geçen hafta Bucaspor'un yaptığı gibi rahat geçerlerse umut var demektir, ancak zorlanırlarsa kafamdaki soru işaretleri çoğalır.

Dardanelspor - Bucaspor
Ligin iki yeni takımı ilk hafta sonunda 1. ve 2. sırada. İkisi de çok kolay rakiplerle oynadılar ve bu fırsatı değerlendirerek gövde gösterisi yaptılar. Bu maç hangisinin daha iyi takım olduğunu anlamak için önemli bir referans olacak. Ben Çanakkale ekibini daha şanlı görüyorum. Samet'e özellikle dikkat.

Çaykur Rizespor - Boluspor
Sayısı yaklaşık 10'u bulan şampiyonluk adayları arasından gerçekten ciddi olan ikisi hemen ligin başında karşılaşıyor. Muhtemelen haftanın en zevkli mücadelesi olacaktır. İlk haftada zar zor da olsa istediğini alan Boluspor'un aksine, Rizespor sonuca gitmeyi başaramayarak 1 puana razı oldu. Kağıt üstünde baktığımızda Rizespor'un kadrosunun daha iyi olduğunu düşünüyorum, ancak bu ilk güçlü kadro kuruşları değil. Geçen sezona da oldukça güçlü bir kadroyla giren Rizespor play-off'a dahi kalamamıştı. Bu sezon ilk ikiden çıkmak istiyorlarsa evlerinde özellikle direkt rakipleriyle oynadıkları maçları kazanmaları gerekiyor. Bu açıdan henüz ikinci haftadan hedef maç olarak nitelenebilecek bir mücadeleye çıkıyorlar. Baskıyı kaldırabilirse kazanacak güçleri var.

26 Ağustos 2009

Türkiye'nin dördüncü büyüğü dediğimiz Trabzonspor'un her sene yaşadığı sıkıntılar, ligin daha 3. haftasını geçerken yine başladı. Geçen sene yönetimin kurduğu iyi takım bu sıkıntıları dizginlemişti ki, bu sefer de üst üste kaybedilen maçlarla, Ersun Yanal istenmeyen adam ilan edildi. Gelelim bu sezona ve Hugo Bross'a. Onun başarılı olacağına ne kamuoyundan ne de Trabzonspor taraftarından kimsenin inandığını düşünmüyorum. Ligde ilk üç haftada alınan iki mağlubiyet ve Avrupa'da, Toulouse gibi Fransa liginin orta düzey bir takımına karşı Avni Aker'de yaşanan hezimet, yine kazanın kaynamasına yol açtı. Klasikleşen senaryoyu yaşamamıza 3-5 hafta kaldığı çok açık. İlk Hugo Bross kovulur; sonra da bizim çocuklarımız Trabzonlular diye konuşmalar başlar. Yerli bir isim gelir. O da sezon sonunda kovulur. Trabzonspor bu sezonu da en fazla dördüncü bitirir. Bitirebilirse bence o da büyük başarı olur. Galatasaray ve Fenerbahçe bu kadar iyiyken bundan büyük beklenti olması da hata olur.

Trabzonspor'un kadrosunu küçümsemiyorum ama ileri hattına bakıyoruz. Sakat Gökhan'ın yerine Umut oynuyor. Gökhan iyi bir alternatif ileri uçta. 2 sene önce gol kralı olmuş bir isim. Formda olduğunda ligin en iyi golcülerinden ama alternatifinin Umut mu olduğu bir soru işareti. Umut, çalışkan ve hırslı bir oyuncu olabilir ama Trabzonspor'u başarıya taşıyamayacığını 3 senedir gösterdi. Yalniz oynadı, Gökhan'la oynadı ama kapasitesini aşamadı. Benim kafamdaki soru Trabzonspor'un o bölgeye neden hala bir oyuncu almadığı. Rakiplerinde Baros, Guiza, Nihat, Keita, Semih, Nobre gibi iyi ismler varken, Umut'la bu işin olamayacağı çok açık. Yaşanan bu olayların sebebi tabii ki de Umut değildir ama iyi bir golcü takımını 1-2 gömlek yukarı taşır.

Benim nacizane görüşüme göre Trabzonspor'un yapması gereken, transfer sezonu bitmeden iyi bir golcü alıp, ileri hattaki sorununu bir nebze hafifletmek olmalıdır. Eğer iyi bir transfer yapılırsa kulüp içindeki ortamı biraz yumaşatabilme imkanı da bulacaklardır. Daha sezonun başı olmasına rağmen, ligi iki takımın sürükleyeceğini düşünürsek yarıştan kopmamak veya en kötü seneye de Avrupa'ya gidebilmek için yöneticilerin 4 günü kaldi. Geçmişte yaşanan kaosların Trabzonspor'un başarısızlığındaki en büyük etken olduğunu gördükten sonra, yönetimin sezon başındaki kaos sinyallerini dikkate alıp çok iyi bir değerlendirme yapması ve sorunu geç kalmadan çözmesini bekliyorum. Eğer geç kalırlarsa Trabzonspor'un çekeceği sıkıntı sadece bu sezonla sınırlı kalmayacaktır.

24 Ağustos 2009

Yazılarımda renk belli etmemeye ve tarafsız olmaya hep özen gösteririm. Ancak, bu yazı tarafsız bir yazı olmayacak. Diyarbakır'ın tam karşı tarafından olacak. Maç boyunca kendime bir soruyu sordum durdum ama cevabını bir türlü bulamadım. Neden? Bu öfke, bu nefret, bu şiddet neden? Bugün o sahada her türlü rezillik yaşandı. Maç başladığı andan itibaren sahaya yabancı madde yağmuru başladı. Sürekli patlayan torpiller de cabası. Takımın maça müthiş başlamış. Üst üste pozisyonlarla Fenerbahçe'yi bunaltıyorlar ve gol de geliyor. Bu noktada maçın keyfini çıkartmak varken, kime veya neye kızıyorsun da sahaya taştan, domatese kadar binbir çeşit yabancı madde yağdırmaya devam ediyorsun? Yetmiyor sahaya giriyorsun. O da yetmiyor maçtan sonra polisle çatışıyorsun. Amaç ne? 3 sezon sonra Süper Lig'e çıkmışsın. Böyle mi seviniyorsun? Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?

Diyarbakır'da bunlar maalesef ilk defa yaşanmıyor. Tahmin ediyorum ki son da olmayacak. Bu yüzden bazı siyasi sebeplerden Diyarbakırspor'un bu ligde olması iyi olur diyenlere hep karşı çıkmışımdır. Görüyorum ki haklı çıktım. Bir takımı devlet desteğiyle lige çıkartıp, kendilerini dokunulmaz hissettirirseniz sonuçları da böyle oluyor. Bu yüzden bugün yaşanan rezalette bu sürecin içinde olan herkesin payı var. Bu tabloya iyi bakın. Önce utanın, sonra da şapkanızı önünüze alıp biraz düşünün. Diyarbakırspor'u inatla lige çıkarttığınıza değdi mi? İstiklal Marşı'nı ıslıklattığınıza değdi mi? Hiçbir zaman kazanamayacağınız, çoktan kaybettiğiniz bir şehirden 3-5 oy almak için emek hırsızlığı yaptığınıza değdi mi? Böyle olacağını bilmiyor muydunuz? Yazık. Hakkı yenen diğer takımlara yazık.

Uzun bir süredir yazılara ara vermiştim. Sezonların bir bir başlaması ve futbolun tekrardan hayatımızın tam ortasına oturmasıyla benim de geri dönme vaktim geldi sanırım. Bu haftadan itibaren Avrupa liglerinde ve Türkiye liginde yaşananları, haftalık olarak elimden geldiğince sizler için değerlendirmeye çalışacağım. İlk olarak Türkiye'yle başlamak isterdim, fakat Sivasspor ve Fenerbahçe gibi ligin önemli takımlarının maçlarının henüz oynanmamış olması, İngiltere ligini ilk sıraya aldırdı.

Bildiğiniz gibi Premier ligin 3. haftasını geride bıraktık ve daha ligin başı olmasına rağmen her zaman sempati duyduğum Tottenham'ı zirvede görmek beni çok sevindiriyor. Onlar için ayrı bir parantez açmak istiyorum. İngiltere ligini çok iyi bilen, Harry Redknapp gibi bir antrenörün takımın başında olması ve takımın iskeletinin korunarak gerekli takviyelerin yapılması, bu 3 haftalık periyotta onları zirveye taşıdı. İlk haftada alınan Liverpool galibiyetinden sonra zorlu West Ham deplasmanında da geriden gelip maçı galibiyetle bitirmeleri, taraftarlarını bu sene ligde ilk 4'de yer alabileceklerine inandırmaya baslamıştır.

İkinci sıra, bu sene Premier Lig'in açık ara favorisi olan Chelsea'nin. Hiddink'ten sonra toparlanan takımın 2 senedir başarıya uzak kalması futbolcuları ekstra motive etmiş olacak ki lige çok istekli başladılar. Drogba'nın yüksek formu onu bu sene gol krallığına taşıyacak gibi. Dün oynanan maçta Anelka'yla beraber çok iyi partner olduklarını, birbirlerine yaptıkları asistlerle gösterdiler.

Üçüncü sırada ise ligin her zaman ilk dördünde görmeye alıştığımız Arsenal var. Sezona çok iyi başladılar. Alınan farklı galibiyetler genç takımın kendine güvenini muhakkak arttırmıştır. Arsene Wenger'in elinde çok iyi bir kadro olduğunu düşünüyorum. İleri hatta, genç Bendtner ve Eduardo, Adebayor'un boşluğunu rahatça dolduracaktır. Bundan hiç şüphem yok. Orta sahalarının ve defanslarının da göz ardı edilemeyecek kadar iyi olduğunu düşünüyorum.

Eğer bu sene Premier Lig'de bir sürpriz yaşanacaksa, bu sürprize imza atacak takım ya Arsenal ya da City olacaktır. Manchester City hiç de küçümsenmemesi gereken bir kadro kurdu. Lescott transferinin de bittiğini varsayarsak savunmada da alternatifleri arttırdılar. Ligin sürpriz favorilerinden olduklarını, oynadıkları 2 maçta rakiplerine gösterdiler. Adebayor'un lige gollerle başlaması onlar için iyi bir işaret. Ligin en iyi hücum hattına sahip 2-3 takımdan biri olmaları onları sezon boyunca zirveye yakın tutacaktır. Tek dezavantajları yeni takım olmaları diyeceğim ama bunun futbolda yeri olmadığını düşünüyorum. Bu kadar iyi oyuncusu olan bir takım ne kadar yeni olursa olsun başarıyı kovalar.

Yazımın sonunu Manchester United'a ayırdım. Çünkü, Ronaldo'nun ayrılmasından sonra onların albenisinin kaybolduğunu düşünüyorum. Rakipleri, kurdukları güçlü kadrolar ile yıllardır başarılı olan bu kadronun başarıya eskisi kadar rahat ulaşmasına izin vermeyecektir. Burnley karşısında aldıkları beklenmedik yenilgiyi bu sene bir kaç defa tekrarlarlarsa şaşırmam. Takımda en çok dikkat çeken konu, Ronaldo'nun ayrılmasından sonra Alex Ferguson'un Rooney'i oldukça farklı bir şekilde kullanması. Takımın şu anda tartışmasız tek lideri ve çok formda. Alex Ferguson faktörünü de işin içine katarsak Manu'yu yine ligin zirvesinde göreceğiz ama şampiyon olabileceklerine inanmıyorum.

 
Meşale Kokusu