-->

6 Ocak 2010



Empati bu topraklarda en nadir rastlanan duygulardan birisi. Hatta bu sebeple de empati yeteneği adını almıştır. Empati kurabilen az sayıda insan yetenekli olarak adledilmiştir.

Şahsen, rakip takım taraftarlarının, birbirlerinin semtlerine, tuttukları takımı belli edecek en ufak bir simgeyle giremedikleri, girmeye çalışsalar öldüresiye dövülecekleri bir ortamda büyüdüm.

Bu yüzden, İstanbul'a taşındığımda ilk kez Kadıköy'de Galatasaray formalı insanlar gördüğümde çok şaşırmıştım. Zaman içinde kanıksadım tabii ki. İstanbul gibi bir yerde bu kadar çok sayıda insanın zaman içinde grift bir yapıya bürünmesi normaldi.

Ancak bu durum, bazı hassasiyetlerin ortadan kalkmasını gerektirmiyor tabii. Örneğin, maç günü Nazlı'nın önünden geçen bir Galatasaray atkılı, Kazan'da maç izlemeye çalışan Fenerbahçeliler ya da Arda'nın tepki gösterdiği Fenerbahçe marşı. Bunlara tepki göstermemek mümkün mü?

Şu olayda Arda'nın nasıl haksız bulunabildiğini gerçekten anlayamıyorum. Kimse kusura bakmasın ama o pozisyonda bu cep telefonu olayına tepki göstermeyenin Galatasaraylı'lığından şüphe ederim. Bahsi geçen yerin Florya olduğunun farkında değiliz galiba. Ne yapacaktı Arda? Kafasını eğip, duymazlıktan mı gelecekti?

Şu adama huzur verin artık. Bırakın da topunu oynasın. Nefes alsa yanlış aldı diyeceksiniz yakında. Ayıptır...

0 yorum:

 
Meşale Kokusu