-->

28 Şubat 2010


Saat 15.00, ben hala kurstayım. Aklımda Fenerbahçe maçı ama izleme şansım yok. Telefondan kadrolara bakıyorum, Belediye'yi kesin yeneriz diyemiyorum. Son haftalarda galibiyete o kadar hasret kaldık ki, bir darbe de İBB'den gelir mi diye düşünmeden edemiyorum. Vederson, Bekir, Deniz, Bilica... Bunların oynadığını görüp de bu düşüncelere kapılmamak mümkün mü zaten?

Çok geçmeden, 30. dakikada İBB golünün haberi geliyor. İlk devreyle birlikte neyse ki ders bitiyor ve ikinci yarıyı radyodan da olsa dinleme şansı doğuyor. İkinci yarının 12. dakikasında Alex'in harika golü falan diyince spiker herhalde takım toparlandı, alırlar belki maçı diyorum. Sonrasında ise dakikalarca gelmeyen gol, İstanbul'un trafiğiyle birleşince ve bir de üstüne Alex'in atılması eklenince sinir katsayım tavan yapıyor. Yanımdaki arkadaşıma, biz bu maçı kaybederiz dememden 3-4 dakika geçmeden belediye ikinciyi atıyor; galibiyet bize hayal oluyor.

Sonunda evdeyim. Maçın özetini izlemek için hemen televizyonu açıyorum. Belki takım iyi oynamıştır, goller kaçmıştır, belki iyi mücadele etmişizdir ümidiyle ama yenen ilk golü izleyince görüyorum ki bu ahmaklar aynı golleri yemekten bıkmamışlar. Kenardaki en büyük ahmak da haftalardır izleyip çare bulamamaktan. Klasikleşen bireysel hatalar, ceza sahası dışında ne halt ettiğini anlayamadığım Volkan'ın kendisiyle özdeşleşen kontrolsüz çıkışları aynen devam.

Gelelim bu kadroyu kuran yönetime. Onlar işin kolay yolunu bulmuşlar. Yönetimden Nihat Özdemir maçtan sonra, hakem 3 puanımızı katletti falan diyor da ben de karşılık olarak Nihat Bey'e neden bu takım 7 maçtır kazanamıyor, bir de onu anlatır mısınız zahmet olmazsa demek istiyorum. 7 maçtır hakem yüzünden mi kazanamıyoruz yoksa yaptığınız yanlış transferler ve Daum tercihiniz yüzünden mi? Hakem kararlarının arkasına sığınıp taraftarı uyutma çabalarınız bu saatten sonra işlemez, Fenerbahçe taraftarı da bu numaraları yemez. Bu laflara karnımız tok. Bırakın yalandan açıklama yapmayı da işinizi yapıp takımı toplayın.

3 yorum:

cihangir güşe dedi ki...

daum geçmişinde ne olduğunu gayet iyi göstermiştir. mazisindeki baarılara, leverkusen`i nerden nereye taşıdığına bakmanız bile yeterli. ziconun takımı da avrupada başarıyı daum`un fenerbahçede oturttuğu sistem sayesinde yakaladı. nitekim zico`nun fenerbahçeden sonraki başarısızlığı da bunu kanıtlıyor. devre transfer yapılmaması, sakatlıklar takımı ciddi anlamda etkiledi. bunun sorumlusu da yönetim. benim daum`a güvenim tam. daum için kullandığınız ahmak sıfatını size yakıştıramadım.

cihangir güşe dedi ki...

beğenmeyebilirsiniz ama bu düşüncelerinizi daha uygun sözcüklerle ifade ettiğinizi görmek isterdim.

stiglitz dedi ki...

Yazdıklarınızda bir çelişki var. Zico'nun başarılı olduğu kadroyla, Daum'un kadrosundaki yabancılardan sadece Alex, yerlilerden de Volkan, Selçuk(Deniz) ve Marco ortak(11'in 7'si farklı). Ayrıca oyun stili olarak da bambaşka iki takımdan bahsediyoruz. Bu yüzden çeyrek finale kadar yükselmiş yepyeni bir takımın başarısını, gruptan bile çıkamayan takıma mâl etmem mümkün değil.

Daum geçmişte bizi sadece kazanılması çok da güç olmayan lig şampiyonluklarına ulaştırdı, ancak görüyorum ki artık heyecanını kaybetmiş, Fenerbahçe'yi 7 aydır bir adım bile ileri götüremeyen, günü kurtarmaya çalışan bir Daum var. Ahmak kelimesi ilk bakışta hoş gelmeyebilir ama Fenerbahçe taraftarını enayi yerine koyduğunu zanneden herkes daha da ağırlarını hak ediyor bence. Önüne bunca imkan serilen insanları, en ufak zorluklarda mağdur muamelesi yaparak aklarsak hata ederiz.

 
Meşale Kokusu