-->

10 Şubat 2010


Havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez ama ülke gündemimiz, her alanda, kurumların yöneticileri tarafından mütemadiyen gerilir. Her gün yeni bir gündem maddesi, her gün tartışılacak farklı bir konu bulunur. Tarafların kutuplaşmasına ve fanatikleşmesine zemin hazırlamak için her türlü imkan seferber edilir bu şahıslar tarafından. Zaten doğuştan taraf olan bizler de alışkanlıktan olsa gerek, sempatizanı olduğumuz tarafın ne dediğine aldırmadan, yaptıklarının doğru olup olmadığını önemsemeden sürünün içinde yerlerimizi alıveririz.

Bugün de o klasikleşen senaryolardan ufak bir bölüm izledik. Başrollerde tanıdık simalar: Aziz Yıldırım, Adnan Polat ve Haldun Üstünel üçlüsü. Normalde başkanlar at koştururdu böyle durumlarda ama Haldun Üstünel de onlara katıldı bu sefer. Herhalde icraatlarının sonuçlarından rahatsız olsa gerek, hemen kendini savunup, saldırıya geçme ihtiyacı duydu. Aziz Yıldırım'ın açıklamaları bütün spor camiasının dile getirdiği konulardan (Galatasaray'ın forvetsiz kalması, gereken bölgelere transfer yapılmaması vs.) ibaret olmasına rağmen, Galatasaray tarafı hemen olayı fırsata çevirmenin peşine düştü. Aman kötü giden takım sorgulanmasın, aman taraftara şirin görünelim kaygılarıyla Aziz Yıldırım'a direkt saldırı başladı.

Yıldırım'ın da sütten çıkmış ak kaşık olmadığını söylemeye gerek yok tabii ki. Takımda her kötü gidiş baş gösterdiğinde bir açıklama patlatıp gündemi değiştirme, suyu bulandırma konusunda uzmanlık seviyesine erişeli epey oluyor. Takımın tartışılmasını engellemek için istifa kozunu kaç defa kullandığını saymayı bıraktık artık.

Bugün, Galatasaray yöneticilerini de benzer bir taktiği kullanırken gördük. Şimdiye kadar, Haldun Üstünel'i getirdiği iyi oyuncular sebebiyle herkes ayakta alkışladı, hakkını verdi. Harry Kewell, Milan Baros ve Keita gibi oyuncuların gösterdikleri yüksek performanslar sebebiyle övgüler katlanarak arttık. Ancak Gio ve Jo transferlerinin ihtiyaca yönelik olmaması ve şimdiye kadar beklentileri karşılayamamaları sonucu ise soru işaretleri ortaya çıkmaya başladı.

Başarılı olduğunda nasıl pohpohlanmaktan keyif alıyorsan, başarısızlıkta da eleştiriye açık olmak lazım. Hiç gerek yok böyle çıkışlara, kendini haklı gösterme çabalarına. Sen kendi işine bak tarzı bir yaklaşım, kendi tarafını provoke edip, rakibine cevap hakkı vermekten başka ne işe yarar ki? Bunun yerine, biz yaptıklarımızın arkasındayız, oyuncularımıza güveniyoruz, sezon sonunda ak ile kara ortaya çıkar şeklinde bir açıklama yapıp, örnek olmak çok mu zor?

1 yorum:

Kieran dedi ki...

gerek aziz yıldırım tespiti gerekse de galatasaray'ın yanlış transfer tercihleri tespiti çok doğru ve polemiğin zeminini oluşturan etmenler olması açısından değinilmesi doğru olmuş...

 
Meşale Kokusu