-->

14 Mart 2010


Daum'un dünkü maçtan sonra kendisine sorması gereken soru budur. Cevabı ben vereyim. Fenerbahçe belki de son yılların en kötü hücum performansını sergilerken, kenardan çoban gibi maçı seyretti. Hatta seyretmekle de kalmadı, bilakis saçma hamlelerle yangının ortasına körükle daldı.

Şöyle bir genelleme yapsam, fazla itiraz eden olmaz sanırım: Bir maç, iki takımın defans hatları arasında 60 metreden fazla mesafe varsa alta, 70 metreden fazla mesafe varsa 0-0'a gider. Dünkü maç ikinci kategoriye net bir örnekti. Ceza sahası ön çizgisinin hizasında sabitlenmiş savunma oyuncularının arasında öylesine giden, gelen bir top ve inanılmaz bir pozisyon kısırlığı. Fenerbahçe'nin koca maçta kaleyi bulan şutu yok!

Maç öncesindeki Gökhan Ünal ve Deivid sürprizleri umut veriyordu aslında. Nitekim fena da başlamadılar. En azından istekliydiler ama ne zaman Deivid içe Topuz kanada geçti; Fenerbahçe fişi çekti. 22. dakikada Bilica'nın değerlendiremediği pozisyon maçın kaderini değiştirebilirdi. Burada penaltı çalınabilir miydi acaba? Bu arada 14. dakikada Vederson'un görmesi gereken net kırmızı kartı da atlamamak lazım. Dakikalar geçtikçe, direnci artan bir  Gençlerbirliği ve dur bakalım bir rakibi tartalım derken, kantarın topuzunu kaçıran bir Fenerbahçe izledik.

İkinci yarının başlamasıyla durum Fenerbahçe için iyice vahimleşti. 62. dakikadaki Emre'nin yeter lan tadında vuruşuna kadar bunaldılar da bunaldılar. Sanki soyunma odasından geriye dönen sadece bedenleri olmuştu. Ne var ki Emre'nin şutundan sonra da pek bir şey değişmedi. Kaleci Serdar'ın eline ilk ve son kez top değdiğinde dakika 77 idi ve bu da çıkıp rahatlıkla aldığı bir yan toptu desem, bu kadar anlatmana gerek yokmuş; şunu baştan söylesen biz anlardık nasıl bir maç olduğunu diye düşünürsünüz sanırım.

Maçın hakkı beraberlikti ama iki takım da o birer puanı bile hak edecek bir oyun sergilemediler. O yüzden daha fazla kafa şişirmeyeceğim ama parantez açmadan rahat edemeyeceğim bir konu var. Bu Vederson'a bir an önce bavullarını toplatıp hadi abisi denmemesinin sebebi nedir? Daha iki hafta önce Alex'in kırmızı kart gördüğü hareketin aynısını yapmasına, her serbest vuruşa anlamsızca salça olmasına, lakayıt tavırlarına, kademeye rica minnet girmesine nasıl katlanılıyor? Benim haftada bir gün izlemeye dayanamadığım bu adamın biletini onu her gün izleyen Daum neden kesmiyor? Özer gibi bir adam varken nasıl oluyor da bu futbolcu bozmasına formayı veriyor?

1 yorum:

mirmak dedi ki...

Üzgünüm ama bir fenerli olsaydım, futbolcuları yöneticileri ve daum u geçtim, kendi adıma bugün fenerbahçe için ne yaptım sorusuna yanıtım ''artık gözlerimi kapadım'' olurdu. gördüğüm o ki, takımdaki futbolcular da öyle yapmış gibiler.

 
Meşale Kokusu