-->

17 Mart 2010


Kendi kendime, artık emek hırsızları, pardon Diyarbakırspor hakkında yazmama sözü vermiştim ama dayanamadım. Sağdan soldan duyduğum aymaz yorumlar, ikiyüzlü fısıltılar, basiretsiz tavırlar beni yine klavyenin başına oturttu.

Neymiş efendim, Diyarbakırspor düşürülmemeliymiş. Neden? Yahu neden? İte kaka çıkardınız da ne oldu ki, düşürmeyeceksiniz. Yanlış anlaşılmasın. Zorla düşürülsün demiyorum ama Bursaspor maçında yaşananlarla, Büyükşehir Belediyespor maçında yaşananları ayrı kefeye koyarak, kararın manipüle edilmesine de sonuna kadar karşıyım.

Saha dışı etkenlerle bir maçın yarıda kalmasının cezası hükmen mağlubiyet değil mi? Öyle. Peki biz neyi tartışıyoruz hala? Diyarbakırspor hiç üzerinde düşünmekle, kafa yormakla uğraşmadan, iki hükmen mağlubiyet sebebiyle küme düşürülmelidir. Aksini bana kimse anlatamaz.

Diyorlar ki, bu seferkine göz yumulsun, hükmen mağlup sayılmasınlar, böylece de kümü düşürülmesinler. Başka dinamikler var, bunları göze almayalım, ortalık karışmasın falan filan... Peki güzel kardeşim, üçüncü seferde ne yapacaksın? Belli ki bu adamlar gemi azıya aldı. Çıldırmış bir şekilde nereye saldıracaklarını şaşırdılar. Muhtemelen bu yaşananlar son olmayacak. O zaman, hak ettiler artık ama mı diyeceksin? Bu işin kriterinin kural kitabında yazanlar olması gerekmiyor mu? Vicdani, siyasi, askeri kriterler koyarsak gün gelir, bu işin içinden hiç çıkamayız. Lütfen saçmalamayınız.

0 yorum:

 
Meşale Kokusu