-->

15 Nisan 2010


Dünya Kupası'na yaklaşıldığı tarihlerde Sepp Blatter'i Johannesburg pazarında tişörtünün üstünden takılmış bir sütyenle, tezgahın üstünde gel vatandaş diye bağırırken görürsem hiç şaşırmayacağım. Malum biletler satılamıyor. 2 aydan az süre kalmasına rağmen elde daha 500.000 bilet var. Dile kolay, tüketmeye zor.

FIFA bugüne kadar sadece internet kanalından satış yaptı ancak görüldü ki internet ve kredi kartı kavramlarına Güney Afrika halkı pek de aşina değilmiş. Daha önce bittiği açıklanan final maçı biletlerinin bile mevcut olduğu ortaya çıktı. Sonuç olarak tribünlerin boş kalma tehlikesini bertaraf etmek için biletler mecburen tezgaha düşürüldü. Bugünden itibaren biletler süpermarketlerde satılacak. Bu da tutmazsa, bizdeki marketlerin yılbaşında uyguladığı belli miktardaki alışverişin üstüne Milli Piyango bileti dağıtma kampanyasını denerler mi acaba?

Güney Afrika'da yıllık kişi başına milli gelir 4500$ civarı. Tabii ki beyaz halkın sayıca az olmalarına rağmen bu ortalamayı oldukça yükselttiği unutulmamalı. Ülkede normal bir futbol maçının bileti ortalama 2$. Yerel seyircilere ayırılan kale arkası tribünlerinin Dünya Kupası grup maçları için belirlenen ücreti ise 19$. Açılış maçı da 67$. Ücretler bizim için epey uygun tabii ama on katlık artış, alışmamış popoda sıkıntı yaratıyor.

Aslında bu durum gayet normal. Böyle olacağı; bu olmasa başka sorunların yaşanacağı çok önceden belliydi. İşte, esas sorun da bu zaten. Dünyanın en büyük ikinci spor organizasyonunda, bile bile lades demek kabul edilebilir bir durum değil. Sepp Blatter'in sayesinde seçildi Afrikalı delegelere bu şekilde diyet ödemesine göz yumulmamalıydı.

Tabii bu saatten sonra ne desek boş. Sadece başka aksilik çıkmamasını, özellikle de güvenlik konusunda bir zaafiyet yaşanmamasını dilemek gelir elimizden. Şöyle bir anektodla bitireyim: Güney Afrika'nın üzerindeki spor ambargosunun 1993'te kaldırılmasına istinaden FIFA'dan iki kişilik bir heyet, gerçekten uluslararası organizasyonlara katılmaya uygunlar mı diye kontrol etmek için Afrika'ya gider. Burada pek güzel ağırlanırlar; yedirilir, içirilirler ve işte o dönem Avrupa'ya, gördüklerinden çok hoşnut olarak dönen ikiliden, beş yıl sonra Afrikalı delegelerin büyük desteğiyle dünya futbolunun patronu olacak olan kişi Sepp Blatter'in ta kendisidir..

0 yorum:

 
Meşale Kokusu