-->

25 Nisan 2010


Küfür kabul edilen bir kelimeyi ilk ne zaman duyduğumuzu bilemeyiz herhalde ama ağzımızdan çıkışı genellikle ilkokul sıralarına tekabül eder. İlk başlarda, koç, adidas gibi 8. sınıf espri/küfür karışımlarıyla yaparız ısınma turlarını. Lise ve üniversite çağlarına geldikçe de repertuvar genişler. Erkek çocukları doğal olarak at başı önde giderler ama kızlar da pek çaktırmasalar da fena değillerdir. Sonuç olarak zamanla bir noktalama işareti olarak amına koyayım kıvamına geliriz. Daha gitmediğim için doğrulayamıyorum ama askerlikte, bu küfür mevzusunun zirve yaptığı, başka hiçbir yerde duyulamayacak çeşitleriyle karşılaşıldığı söylenir.

Dünya dillerinin hemen hepsinden sözcük sayısı olarak gerideyizdir ama artık atasözü halini almış küfürlerimiz bile olduğunu düşünürsek küfür çeşitliliği açısından sanırım bizimle yarışmaya kalkışabilecek bile yoktur. Gün olur devran dönerin horozlu tavuklu versiyonu veya bahtsız bedevi hikayesi gibi yaratıcı eserlerin karşısına elin oğlunun fuck'la çıkması abesle iştigal olur tabii ki. Yani küfürün bizim kültürümüzde belki haddinden fazla da olsa bir yeri vardır. Aramızda bugüne kadar şöyle bağıra çağıra, ağız dolusu bir küfür etmemiş yoktur herhalde. En terbiyelimiz, en azından on tane okkalı küfür bilir. Küfür bizdendir, candır, bazen bıktırsa da çoğu zaman güldürür. Komedi filmlerinde en çok küfüre güleriz. İnternetten birbirimize yolladığımız ses kayıtları, videolar, animasyonlar büyük çoğunlukla baştan aşağı küfür doludur. Bayılırız! Tekrar tekrar izler veya dinleriz.

Sonra bir gün bir stada gideriz. Dakika bir, gol bir. Hemen bir küfürlü tezahürat başlar ve biz nedense çok şaşırırız. Aaa der yanımızdakini dürteriz. Baksana ya küfür ediyorlar falan...2500 kişilik anketlerin standart kabul edildiği, 70 milyonu yansıttıklarının düşünüldüğü bir ortamda 50000 kişinin toplu halde yaptığı bir işi nedense garipseriz. Sürü psikolojisi, stada girince insanların metamorfoza uğraması gibi salakça bahaneler bulup bu sözde ayıbı örtmeye kalkarız. Ama işte çocuklar falan, kötü etkileniyorlar filan diye de toplumsal kaygımızı ön plana çıkartırız. Kendi çocukluğumuzu, daha ilkokul sıralarında başlayan küfür maceramızı unutarak.

Bıraksak bu işleri!

Ben kendi adıma, ne bir kişinin ne bin kişinin ne de elli bin kişinin küfür etmesinden rahatsız olmam. Ne başkasına ne de bana. Olana da bir anlam veremiyorum. Nedir yani? Küfür duyduğunda isilik olmak tarzı rahatsızlığı olan bir insan yok bildiğim kadarıyla. Küfür, insanların hoşnut olmadıkları durumları, tepkilerini veya hislerini abartılı ve şiddetli bir şekilde dile getirmelerinden fazlası değildir aslında. Alınacak, gocunacak bir şey yok bunda. Ama çocuklar diyenleri duyar gibiyim şu an. Açıkçası bugüne kadar çok küfür duydu diye gelişimini tamamlayamayan, başına fena şeyler gelen bir çocuk görmedim ben. Bilakis, erkek çocuğuysa ve orijinal olanlarından bir iki tane kaparsa, ufak yaşlarda karizma yapar, piç takılır, güzel kızları kapma şansı artar.

Peki bunca şeyi ben niye yazdım? Malum Mehmet Demirkol, bir Beşiktaş taraftarına küfürlü bir şeyler söylemiş. Beşiktaş taraftarları da buna pek alınmış, pek kızmışlar. Akşamına ise bu sefer Beşiktaş taraftarları, tabii ki Demirkol'u da içine katarak neredeyse bütün Türkiye'yi sıradan geçirdiler. İronik mi? Evet. Yanlış mı? Hayır! Bu işin doğrusu yanlışı yok çünkü. Öyle uzun uzun tartışmanın ise hiç lüzumu yok. Demirkol, o an kendini en iyi küfürle ifade edeceğine inanmış, öyle yapmış. Akşam da Beşiktaş taraftarı benzer bir şekilde hislerini bu şekilde anlatma yolunu seçti. Gayet normal. Dediğim gibi küfür candır, bizdendir. Her zaman her yerde edilmiştir, edilecektir de. Bunca meselemiz varken dert edilecek belki de son konudur. O yüzden fanusta büyümüş taklidi yapmanın da hiç lüzumu yoktur.

5 yorum:

şafak dedi ki...

guzel yazmisin amina koyim.

MuL€ dedi ki...

abartmamak lazım.okadar geniş olmaya gerek yok.Ana bacıya geçerse muhabbet orda dur demek lazım.Koca bi devre sağ baştan say misali başlayıp aklına gelen herkesi o. çocuğna cıkarmak cok mu normal? Boşversene ya..

Kemal Mardin dedi ki...

Açıkçası en garipsediğim hallerden birisidir işin içine aile bireyleri girince takınılan tutum. Anneme küfür ettirmem aga falan. Yahu etse ne olacak? İki lafla kimsenin değeri, kutsallığı ne artar ne de azalır. Eee deyip geçmek lazım. Zaten küfürü bu kadar etkili kılan da ona karşı bu kadar aşırı tepki verilmesi değil midir? Eyvah anneme küfür etti. O zaman ya dövmeliyim ya da ben de 10 kat beterini söylemeliyim mantığıyla bir yere gelebildik mi bugüne kadar? Tabii ki bir noktadan sonrası ayıp, terbiyesizlik ama tepki göstermenin bir faydası yok. Kendi haline bırakmak, git bi' çay koy demek lazım bence.

Adsız dedi ki...

ben küfrün dilimizde yeri olduğuna inanmıyorum...Küfür bir şeye yapılan tepki değil, hakaret ve aşağılamanın en kötü bir biçimde söylenişidir...Bunu yapanlar alkışlanmamalıdır, eleştirilmelidir...insanlar "piç" olmayı marifet saymamalıdır...

Adsız dedi ki...

Küfür etmenin elle tutulacak bir tarafı yok benim kanaatimce. Ne var ki yazıdan benim anladığım küfrün baskıyla ya da uyarılarla sonlanmayacağı. Biz kurallara uymayı sevmeyen bir toplumuz. ''Yapma'' dedikçe inadına yaparız. Küfürlü tezahuratla ilgili ağır yaptırımlarda denendi saha kapatmalar, para cezaları verildi ancak sonu gelmedi bir türlü. Külüp yöneticilerinin ve TFF'nin de bu yaptırımlarla biryerlere gelineceğine inandığını düşünmüyorum. Bir sezon seyircisiz oynama cezası da versen gelecek sezonun ilk maçına federasyona yazılan küfür dolu tezahüratla başlar taraftar. Böyle gelmiş böyle gider

 
Meşale Kokusu